Bir gün uyandığımızda kendimizi tamamen farklı bir yerde ve karakterde bulsaydık ne olurdu? Kafamızda birbiri ardına biriken soru yığınıyla birlikte bu duruma uyum sağlamak ne derece kolay olurdu? Peki aslında rüyalarımızda geçirdiğimiz bu zamanları uyandığımızda hiç hatırlamasak ama gerçekliğinden şüphe duymasak? Tokyo şehrinde yaşayan Taki ile kırsal bölgedeki Itomori kasabasında yaşayan Mitsuha’nın başına gelen bu ilginç olayların nedenini öğreniyoruz mangada.

Manga, 2016 yılı yapımı “Kimi No Na Wa” (君の名は。) isimli animenin manga versiyonu. Anime, çıktığı yıl oldukça ilgi görmüş ve dünya çapında da kısa sürede sevilen bir anime olmuş. Animenin senaristi ve yönetmeni Makoto Shinkai (新津 誠), 2016 yılında, animenin gösterime girmesinden bir ay önce, kitabını çıkarmış. Ardından, yine 2016 yılında, çizer Ranmaru Kotone (らんまる琴音) ile birlikte, üç cilt halinde, animenin manga versiyonunu çıkarmış. Kitabın Türkçe baskısı Japonya’da çıkan bu üç cildin birleştirilerek basılmış hali. 2020 yılının Aralık ayında dilimize kazandırılan kitap, Ayşenur Sayıt’ın çevirisiyle, Gerekli Şeyler Yayıncılık tarafından basılmış.
Kitapta kırsal bir bölge olan Itomori kasabasında yaşayan Mitsuha ile Tokyo şehrinde yaşayan Taki’nin hikayesini okuyoruz. Bu iki lise öğrencisi geceleri uyuduğunda bedenleri yer değiştirmektedir. Başlarda bu değişim onları şaşırtsa da zaman içinde bazı kurallar belirleyerek bu durumun üstesinden gelirler. Uyudukları zamanki bu değişim süresince yaşadıklarını uyandıklarında hatırlamasalar da hislerini unutmamaktadırlar. Bir süre sonra birbirlerinin hayatına öylesine dokunurlar ki, kendilerini ve hislerini, çevrelerindeki insanlar için neler ifade ettiklerini sorgulamaya başlarlar.
Mitsuha’nın yaşadığı kasaba Itomori’deki insanlar geleneklerine çok bağlıdır. Ancak Mitsuha bu hayattan ve küçük kasabanın yetersizliklerinden sıkılmıştır ve Tokyo’da olmanın hayallerini kurmaktadır. Taki ise okulu ve yarı zamanlı işi arasında mekik dokurken Tokyo’daki güzellikleri kaçırdığının farkında değildir. Bu iki karakter üzerinden Japon toplumu ve kültürünün güzel bir yansımasını da okuyoruz. Özellikle de kitapta bazı Japon efsaneleri hakkında bilgi edinirken, geleneklerin kültüre yansımalarını da görme şansı yakalıyoruz. Kitap, efsaneler ve Japon kültürünü aktarsa ve romantik görünse de bilim kurgu ve fantastik yanlarını göz ardı etmemek gerekiyor.
“Animesini seyrettim, mangasını neden okuyayım ki?” diyorsanız, manganın animeden pek farklı olmadığını söylemeliyim. Yine de animede birkaç saniyede gördüğümüz ve geçiştirdiğimiz olayları daha detaylı öğrenme fırsatı yakalıyoruz. Aynı zamanda animede fazla tanıyamadığımız yan karakterlerin öykülerini de öğreniyoruz.
Japon kültürüyle ilgileniyorsanız, bilim kurgu ve fantastik türde yazılmış kitapları ve çizgi romanları okumayı seviyorsanız, göz atmanızı öneririm.
Herkese iyi okumalar!
Tepedeki Rüzgar kanalında, yukarıda okuduğunuz yazının videosunu seyredebilirsiniz;
Ayrıca 2018 yılında Senin Adın animesini seyrettikten sonra üzerine konuştuğumuz podcast yayının aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz;